Mümkün mü gerçekten?
İstanbul'da ki hayatımızı bırakıp Mersin'e yerleşirken kredi kartlarımızı da ardımızda bıraktık. Nasıl korkunç geldi bu düşünce ilk zamanlar. Nasıl yani şimdi çırt çırt çektiremiyecek miydik? Aynen öyle oldu. İlk zamanlar çok zorlandım alışmışım bir kere o lüks adı altında para tuzağına.
Para varsa ve alacağın şeye ayırabilecek kadar paran varsa almak yoksa almamak. Kendimize yetecek parayı ayarlayıp gerisini fuzuli ihtiyaçlarımıza ayırmaya çalışmaya çalıştık. Ve bir baktık ki 3 yılın sonunda bu tempoya alışmışız:) varsa harca yoksa idare et :) Meğer ben kredi kartı döneminde ev ekonomisi neymiş bilmiyormuşum ama şimdi uzman oldum diyebilirim.
Plaza hayatlarının getirisiydi aslında kart. Yorucu iş hayatı tükenmişliğin acısını harcayarak gidermeye çalışıyorduk. İhtiyaç olmadığı halde sırf tatmin olmak veya yatışmak için harcamak.
O zamanlar sadece hafta sonu çocuğumuzla ve birbirimizle doyasıya vakit geçirmeye çalışıyorduk. İstanbul'da araban yoksa alışveriş merkezine abonesin demekti avrupa yakası için. Tabii hal böyle olunca kartlar saolsundu :)
Demek ki kartsız yaşanabiliyormuş , en azından bir dönem denemek lazım.
Sevgiyle kalın ...
Gülümsemeyi unutmayın :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder