Doğum denilince akla ilk gelen anne karnından çıkma zamanıdır. Ama bu defa öyle değil :)
Çocukluğu ve gençlik zamanları umursamaz takmaz dalgacı olan ben ne olduysa bir sabah kalktım hayatı acayip ciddiye alan sürekli stres içinde olan büyümüş birine döndüm. Bu kış uykusu yaklaşık 9 yıl sürdü. Şükür ki kış uykusu yine nedeni bilinmeden bitti.
Bir sabah uyandım ve o deli dolu çılgın oldum :) Bu sefer bir farkla evli,5,5 yaşında dünya mutlusu çocuğu olan ve işsiz sadece içinden geçenleri yapan bir kadın olarak hayata yeniden doğdun.
İlk başlarda gelip geçici bir hayat motivasyonu sandım ama bu motivasyonu yaratan kimse yoktu. Sabahları huzurlu,mutlu ve olaylar karşısında gülümseyerek çözüm arayan biri oldum. Bu durum 3 aydır böyle. Ben böyle oldukça bulaşıcı bir hal
aldı etrafıma :)
Eğer delirmemişsem o halde ben yeniden doğdum. Dün 13 Kasım benim doğum günümdü. Bu defa doğum günüme bir yaş daha alarak değil yeniden doğarak girdim.
Merhaba dünya :)
Sağlıkla,sevgiyle,huzurla,bereketle,çoşkuyla kalmaya devam edelim....
Hafta sonuna adım atarken aynı zamanda yeni yaşıma da yeni bir şey öğrendim. Nur topu gibi stres hormonum varmış ya benim :)
Hayatımın en stressiz 2 ayını yaşıyordum ama metabolizmam da gariplikler vardı. Doktorcuğum dedi ki hormon testi yapalım olur dedik yaptık. Bir de baktık ki prolaktin hormonum baya yüksek çıkmış. Namıı değer stres hormonum.
Göğsümde olan sertlik gariplik bazı zamanlarda ki baş ağrıları ve en önemlisi kendimi sürekli stres konusunda zapetmeye çalışmam hep bu yüzdenmiş. Ortada stres yapacak bir şey yokken benim içimden streslenmem ve dur Gönül sakın ha belli etme git şimdi sakinleş demem ve buna rağmen zor sakinleşme nedenim.
Bu yapılmaz ki hormoncum kontrol altına alınmazsan beyin mr falan istenecek. Şimdi uslu bir hormon ol ve çabucak normal seyrine in tamam mı canım.
Her şeyin başı sağlık ben en rahat olduğum dönem böyle yüksek çıkmışsa en stresli dönemimde düşünemiyorum bile.
Kendimize iyi bakalım ve bol bol sevelim kendimizi.
Ayy canım ben iyi ki varım :)
Sevgiyle ve sağlıkla kalalım....
Bir pazar günü...
Pazar sabahı uyandım ve 2 aydır beklediğim malum gün gelmişti. Günlerden pazar ve bizim yazlığa kayınvalidemlere hem de otobüsle gitmemiz gerekiyordu. Dedim ki tüm günü şuram ağrıyor buram ağrıyor demeden surat asmadan tamamlayıp akşam eve geldiğimde pijama,battaniye,bolca naz ve kocaya yaptırılan bitki çayı bir parça çikolatayla acısını çıkaracaktım.
Gerçekten de tüm günü çok iyi idare ettim. Ve akşamda eve otobüsle değil araçla döndük tek düşüncem pijama,bitki çayı, battaniye ve tatlı :)
Eve geldik dedim ki ben yokum baba kız başınızın çaresine bakın hepsi şok sabahtan beri iyiydin ne oldu :) tabii ben öyle dedim ya Mimiyi öksürük tuttu balgamla birlikte güzelce kustu ama nasıl kusmak onu temizle kendine getir derken bir bakmışım kucağımda sarmaş dolaş ana kız uzanıyoruz. Aklıma geldi dedim ki ama ben bugun size nazlanacaktım bana bitki çayı yapacaktınız ben uzanacaktım neyse :(
Bir baktım sevgili kocam elinde bitki çayı bir parça çikolata ile geldi ve üzerim örtümdü bir 15 dk izin verildi. Tabii ben bir gevşe ayy benim kocam ne tatlıymış de ve karşımdaki adam benim taklidimi yapsın. Ben de ona hani süt veren 4 ayaklı hayvanımız var ya onun bir de erkeği var işte o sensin dedim :)
Tatlı tatlı günümüzü tamamladık.
Sevgiler ve mutlu huzurlu haftalar ....
Mümkün mü gerçekten?
İstanbul'da ki hayatımızı bırakıp Mersin'e yerleşirken kredi kartlarımızı da ardımızda bıraktık. Nasıl korkunç geldi bu düşünce ilk zamanlar. Nasıl yani şimdi çırt çırt çektiremiyecek miydik? Aynen öyle oldu. İlk zamanlar çok zorlandım alışmışım bir kere o lüks adı altında para tuzağına.
Para varsa ve alacağın şeye ayırabilecek kadar paran varsa almak yoksa almamak. Kendimize yetecek parayı ayarlayıp gerisini fuzuli ihtiyaçlarımıza ayırmaya çalışmaya çalıştık. Ve bir baktık ki 3 yılın sonunda bu tempoya alışmışız:) varsa harca yoksa idare et :) Meğer ben kredi kartı döneminde ev ekonomisi neymiş bilmiyormuşum ama şimdi uzman oldum diyebilirim.
Plaza hayatlarının getirisiydi aslında kart. Yorucu iş hayatı tükenmişliğin acısını harcayarak gidermeye çalışıyorduk. İhtiyaç olmadığı halde sırf tatmin olmak veya yatışmak için harcamak.
O zamanlar sadece hafta sonu çocuğumuzla ve birbirimizle doyasıya vakit geçirmeye çalışıyorduk. İstanbul'da araban yoksa alışveriş merkezine abonesin demekti avrupa yakası için. Tabii hal böyle olunca kartlar saolsundu :)
Demek ki kartsız yaşanabiliyormuş , en azından bir dönem denemek lazım.
Sevgiyle kalın ...
Gülümsemeyi unutmayın :)
Yine ben :)
Bu konuyu yazmasam olmaz aslında yazmasam da olur ama yazayım yine de.
Mersin'e taşındığımızdan itibaren butik pastacılık yapmaya çalıştık. Çok ta güzel yaptık bir ara detaylı anlatacağım. Haliyle her yıl Mira'nın doğum gününü babasıyla birlikte hazırladık. Ama terzi kendi söküğünü dikemez misali hep son dakikaya kaldı. Bir de abartılı istemiyorduk daha bir doğallık olsun istiyorduk. Son dakika hazırlamamıza rağmen her şey istediğimizden güzel oluyordu.
En son doğum gününü salaş ve doğal bir konsepte yaptık. Hiç bir şey hazır değildi. Kestik biçtik pişirdik yaptık ohh miss oldu. Hem doğum günü hem de kreşe veda oldu.
Sen hep mutlu ol çocuk. Tek dileğimiz mutlu,sağlıklı olman :) Bu yıl pastacılığı bıraktık ama tabii kızımızınkini yine biz yapacağız. Bakalım ortaya ne çıkacak .
Çocuklarımızın çoçukluklarını yaşamaları dileğiyle,
Sevgiyle kalın...
Günaydın :)
Herkes gider Mersin'e ama galiba ben Mersin'de yaşadığım için tersi seviyorum :) Teknolojiyi geriden takip ettiğim doğrudur. Herkes hevesini almış başka yollara doğru gitmişken benim yeni keşif etmeme ne demeli.
Blog açmayı youtube kanalı açmayı hep istemişimdir. Ama ya kimse okumaz izlemezse diye düşünmekten cesaret edemedim. Ta ki zaten bunu kendim için yapıyorum diyene kadar. Kimse izlemesin kimse okumasın kendim için yapıyorum bunları. Kaygım beklentim yok. Yaş belli bir düzeye gelince egoyu unutuyorsun ya da ben de öyle oldu. Hırs,ego,kaygı,beklenti olmadan sadece ben istiyorum diye içimde kalmasın diye yapmak gibisi yok.
Olmasın mı bir blogum bir youtube kanalım şu hayatta :) tabii ki olsun bloga başladık sırada youtube kanalı var :)
Gülümsemeyi unutmayın :)
Sevgiyle kalın...
Küçükken hep hayalimdi. Ahh şöyle bir bebek evim olsa bebeklerimi içine koysam hatta küçülsem ben de girsem içine:) .
Mira son zamanlarda bebek evi olsun istiyordu. Ama istediğimiz sağlam bir şey olması ve plastik olmamasıydı. En ucuzu 600 TL'ydi. Eşimle dedik ki biz bu işi yaparız. Düşünüp taşındıktan sonra ortaya böyle bir şey çıktı :) Mimi (Mira'nın takma adı) bayıldı . Tabii biz de sıkça oynuyoruz.
Bazı şeyleri yapmak gerçekten çok eğlenceli. Bir de benim gibi boş vaktiniz varsa :).
Haydi sevgiyle kalın :)
Herkese selam ...
Hep gülmüşümdür bu sayfalardaki ben kimim , biz kimiz yazılarına. Valla ben de bilmiyorum siz biliyorsanız bana da söyleyin ben kimim :)
Akrep burcu 82 doğumlu adı Gönül olan bir kadınım. Evliyim, 5,5 yaşında bir kızım var :) Mesleğe gelecek olursak. Vakti zamanında üniversiteyi bırakmış özel sektörde 15 yıl debelenip durmuş. Hep eleman olarak başlayıp aaa bak biz bunu iyi çalıştırırız terfi vererek diye düşünülüp hep bir yerlere gelmiş ama orta bir yerlere, sonra da hoopp ne oluyoruz diye düşünüp her şeyi bırakmış biriyim:) Bu arada okulu bitirdim aynı zamanda anaokulu öğretmeniyim. Geçen yıl üniversiteyi bitirdim:)
Özel sektörü bırakmamla İstanbul'u bırakmamız bir oldu. Hep aşık olduğum aslaaa bırakmam dediğim şehri bıraktım. Mersin'e yerleştik. Burada butik pastacı olmaya karar verdik ve güzel bir 3 yıl geçirdik. Sonra onu bırakıp azıcık aylak takılayım dedim. Lise 2'den beri hep çalıştığım için hayatımda ilk kez aylak olmaya çalışıyorum. Henüz beceremedim :)
Meslek olarak yaptıklarım; operatör,eleman,takım liderliği,öğretmenlik, pastacılık ve aylaklık :) Sırada ne var hep birlikte göreceğiz. Ya da bu blogu kimse okumayacak ben göreceğim :)
Oldu o zaman görüşürüz.Sevgiler:)