13 Ağustos 2017 Pazar

Pko,çift rahim ve gebelik...



Uzun zaman sonra hatta baya uzun zaman sonra merhaba,

Mersin'e taşındığımızdan beri yaklaşık 3 yıldır ailemize 4. bir üye daha katmak istedik. Ya da istedim,  :) Ama ne yazık ki farklı faktörlerden kaynaklanan nedenlerden dolayı olmadı. Mesela sevgili polikistik over ve rahimde bulunan septum var. İkisiyle de yaşamaya alıştım.

Pastacılık serüveni ardından artık tam da ikinci çocuktan vazgeçmişken eski mesleğim yani çok eski mesleğim öğretmenliğe geri dönme kararı aldım. Neyse ki çok beklemeden hem de kızımın okulunda iş buldum. O da ayrı bir yazı konusu :) Özel okullar hakkında neler neler yazacağım bakalım :)

İşe aniden başladım tabii hemen başlama ihtimalini düşünmeden canım arkadaşımın düğünü için İstanbul seyahati ayarladık. Biz Sülo ile daha önce yapmadığımız bir şey yapıp Mimi'yi annemlere bırakıp İstiklal'in göbeğinde otele gittik 2 gece 3 gün kaldık. Deli gibi yedik içtik harika ve hızlı bir 3 gündü.

Artık kariyerim için yeni bir dönem vardı. Bu arada regli oldum olacam nasıl bir ağrı tüm vucudu saran dedim yine benim pko çoştu aniden bir 3 kilo alımı ohh miss. Alınan kilo ile her bulduğum yerde uyuma pozisyonu. Tabii ben hayatımda içmediğim kadar içmeye devam. Regli olamadım 2 ay geçti ama hiç takmıyor anaokulunda çocuklarla vakit geçirip koca koca çocukları taşıyıp indiriyorum.

İşe girdiğimden beri gebelik testi yapmadım dedim ki madem sen beni istemiyorsun ben de istemiyorum gelme canım. Bir cumartesi günü gördüğüm rüya sonucu ve gece kusmasının da verdiği yetkiye dayanarak ya alayım bir test dedim. Tabii ben hiç ümit yok anında kırmızı iki çizgi çıktı kesin yanlıştır. Bu kadar çabuk olmaz dedim. İçimi kemiriyor aldım Mimi'yi hastaneye kan vermeye, surat 5 karış ne işim var benim burada ne bebeği saçmalama. Sonuç 10000 çıktı. tam 7,5 haftalık hamıleydım. D
oktor eee yarın gel baksınlar bebişine dedi. Şok şok şok ama tabii sevinemiyorum. Bir kere olmayacağını kabullendim.

Bu arada Sülo ile de hiç olmadığı kadar genç genç takılmamaya başladığımız dönem. Yani tamamen unutmuşuz biz bebiş olayını. 

Sonuçta pkoya , çift rahime rağmen hamile kaldım. Şu an 19 haftalık gebe biriyim.

Detayları yazacağım :) Ev halkının verdiği tepki hazır olup olmadığı :) Değişik bir süreç ama yine gördük ki hayat sen plan yaparken kendi bildiğini doğru zamanda yapmasıdır.

Çok şükür.

12 Aralık 2016 Pazartesi

Hidrosefali ve bitmeyen vicdan azabı...

Havalar sıcak, ben de bir karın ağrısı,halsizlik falan kendimde değilim. Tabii evleneli de daha o kadar çok olmamış hamilelik akla gelmiyor. Yine de bir kan testi verdik sonuç negatifti. O negatif lafını duyduktan sonra ben de bir huzursuzluk, nasıl negatifti. Ne oldu bana hani beklemiyordum niye bu telaş. Ertesi gün başka hastaneye gidip tahlil verdim ve sonuç pozitif. 

Yine içim huzursuzdu. Ama istediğim sonucu almıştım. Ertesi hafta tatil planımız vardı.Tatilimize çıktık hatta oradayken de doktora gidip keseyi gördük. Ama Benim bitmeyen huzursuzluğum hep vardı.Her şey yolundaydı. Harika bir doktor da buldum. 11. hafta testleri yapıldı ohh herşey mis.

Bebiş karnımda büyüyor ama cinsiyetini göstermiyordu. Nasıl merak ettim anlatamam. 14.hafta halen tık yok. 16. hafta artık dedim ben çaktırmadan başka bir doktora gideyim. Özel adı altında inanılmaz pis bir hastahaneydi. Aşırı kalabalık ama inatla bekledim ki hayatta durmam normalde öyle yerde. Acemi bir doktor yat hadi, bakalım yaramaza dedi. Yattım suratı düştü.Düzenli doktora gidiyor musun dedi. Tabiki dedim. Bir sorun var kafa çevresinde bence takip doktorunuza acilen gidin baksın. Olur mu canım sen mi bileceksin hemen doktorumu aradım. Yanlış görmüştür ama için rahat etsin gel dedi. 

Gittim ne oldu bu çocuğa dedi ilk cümlesi. O an susma geldi.Acilen randevu ayarladı bir proftan. Ertesi güne gittik. Ramazan ayıydı ama ben nasıl kötüyüm. Profcuğum da bir o kadar soğuk kanlı hadi yat bakalım iftara yetişeceğim dedi. Ne nasıl yani ne iftarı adam orada ben içim dışıma çıkmış evladım gidiyor. Yattım rapor yazdı. Olacakları anlattı. Beyinde küçülme olmuş olmasaydı kafadaki suyu çekerdik sorun olmazdı dedi. Ama beynin bir kısmı küçülmüş ameliyat işe yaramaz doğarsa 2 yıl yaşar o da hastanede dedi. Doğduktan sonra bebeğe eziyet edip yaşayarak ölmesini göreceksiniz dedi. 

Nasıl bir duygu kimse yaşamasın. Tamam dedik siz ne derseniz o çünkü biz sağlıklı düşünemiyoruz. 1 tam gün doğumhanede çekilen suni sancı onca iğne sonucu doğurdum. O zaman acısını belli nedenlerden yaşayamadım. Nerden bilecektim ki yüreğimde bir yumru olarak hep kalacağını.

Bebeğim gittiğin yerde babama emanet olduğunu biliyorum.
Allah kimseye ne hamilelikte ne de sonra bu duyguyu yaşatmasın.


Mira'yla olan hamilelik hikayemi daha sonra yazacağım. 

14 Kasım 2016 Pazartesi

Bir Doğum Hikayesi...



Doğum denilince akla ilk gelen anne karnından çıkma zamanıdır. Ama bu defa öyle değil :)

Çocukluğu ve gençlik zamanları umursamaz takmaz dalgacı olan ben ne olduysa bir sabah kalktım hayatı acayip ciddiye alan sürekli stres içinde olan büyümüş birine döndüm. Bu kış uykusu yaklaşık 9 yıl sürdü. Şükür ki kış uykusu yine nedeni bilinmeden bitti.

Bir sabah uyandım ve o deli dolu çılgın oldum :) Bu sefer bir farkla evli,5,5 yaşında dünya mutlusu çocuğu olan ve işsiz sadece içinden geçenleri yapan bir kadın olarak hayata yeniden doğdun.

İlk başlarda gelip geçici bir hayat motivasyonu sandım ama bu motivasyonu yaratan kimse yoktu. Sabahları huzurlu,mutlu ve olaylar karşısında gülümseyerek çözüm arayan biri oldum. Bu durum 3 aydır böyle. Ben böyle oldukça bulaşıcı bir hal
aldı etrafıma :)

Eğer delirmemişsem o halde ben yeniden doğdum. Dün 13 Kasım benim doğum günümdü. Bu defa doğum günüme bir yaş daha alarak değil yeniden doğarak girdim.

Merhaba dünya :)

Sağlıkla,sevgiyle,huzurla,bereketle,çoşkuyla kalmaya devam edelim....


11 Kasım 2016 Cuma

Stresin Hormonu Varmış:)

Hafta sonuna adım atarken aynı zamanda yeni yaşıma da yeni bir şey öğrendim. Nur topu gibi stres hormonum varmış ya benim :)

Hayatımın en stressiz 2 ayını yaşıyordum ama metabolizmam da gariplikler vardı. Doktorcuğum dedi ki hormon testi yapalım olur dedik yaptık. Bir de baktık ki prolaktin hormonum baya yüksek çıkmış. Namıı değer stres hormonum.

Göğsümde olan sertlik gariplik bazı zamanlarda ki baş ağrıları ve en önemlisi kendimi sürekli stres konusunda zapetmeye çalışmam hep bu yüzdenmiş. Ortada stres yapacak bir şey yokken benim içimden streslenmem ve dur Gönül sakın ha belli etme git şimdi sakinleş demem ve buna rağmen zor sakinleşme nedenim.

Bu yapılmaz ki hormoncum kontrol altına alınmazsan beyin mr falan istenecek. Şimdi uslu bir hormon ol ve çabucak normal seyrine in tamam mı canım.

Her şeyin başı sağlık ben en rahat olduğum dönem böyle yüksek çıkmışsa en stresli dönemimde düşünemiyorum bile.

Kendimize iyi bakalım ve bol bol sevelim kendimizi.

Ayy canım ben iyi ki varım :)

Sevgiyle ve sağlıkla kalalım....

6 Kasım 2016 Pazar

Bitki çayı, bir parça çikolata ve öküz :)

Bir pazar günü...

Pazar sabahı uyandım ve 2 aydır beklediğim malum gün gelmişti. Günlerden pazar ve bizim yazlığa kayınvalidemlere hem de otobüsle gitmemiz gerekiyordu. Dedim ki tüm günü şuram ağrıyor buram ağrıyor demeden surat asmadan tamamlayıp akşam eve geldiğimde pijama,battaniye,bolca naz ve kocaya yaptırılan bitki çayı bir parça çikolatayla acısını çıkaracaktım.

Gerçekten de tüm günü çok iyi idare ettim. Ve akşamda eve otobüsle değil araçla döndük tek düşüncem pijama,bitki çayı, battaniye ve tatlı :) 

Eve geldik dedim ki ben yokum baba kız başınızın çaresine bakın hepsi şok sabahtan beri iyiydin ne oldu :) tabii ben öyle dedim ya Mimiyi öksürük tuttu balgamla birlikte güzelce kustu ama nasıl kusmak onu temizle kendine getir derken bir bakmışım kucağımda sarmaş dolaş ana kız uzanıyoruz. Aklıma geldi dedim ki ama ben bugun size nazlanacaktım bana bitki çayı yapacaktınız ben uzanacaktım neyse :(

Bir baktım sevgili kocam elinde bitki çayı bir parça çikolata ile geldi ve üzerim örtümdü bir 15 dk izin verildi. Tabii ben bir gevşe ayy benim kocam ne tatlıymış de ve karşımdaki adam benim taklidimi yapsın. Ben de ona hani süt veren 4 ayaklı hayvanımız var ya onun bir de erkeği var işte o sensin dedim :)

Tatlı tatlı günümüzü tamamladık.

Sevgiler ve mutlu huzurlu haftalar ....

3 Kasım 2016 Perşembe

Kredi Kartsız Yaşamak Mümkün mü?

Mümkün mü gerçekten?

İstanbul'da ki hayatımızı bırakıp Mersin'e yerleşirken kredi kartlarımızı da ardımızda bıraktık. Nasıl korkunç geldi bu düşünce ilk zamanlar. Nasıl yani şimdi çırt çırt çektiremiyecek miydik?  Aynen öyle oldu. İlk zamanlar çok zorlandım alışmışım bir kere o lüks adı altında para tuzağına. 

Para varsa ve alacağın şeye ayırabilecek kadar paran varsa almak yoksa almamak. Kendimize yetecek parayı ayarlayıp gerisini fuzuli ihtiyaçlarımıza ayırmaya çalışmaya çalıştık. Ve bir baktık ki 3 yılın sonunda bu tempoya alışmışız:) varsa harca yoksa idare et :) Meğer ben kredi kartı döneminde ev ekonomisi neymiş bilmiyormuşum ama şimdi uzman oldum diyebilirim. 

Plaza hayatlarının getirisiydi aslında kart. Yorucu iş hayatı tükenmişliğin acısını harcayarak gidermeye çalışıyorduk. İhtiyaç olmadığı halde sırf tatmin olmak veya yatışmak için harcamak.

O zamanlar sadece hafta sonu çocuğumuzla ve birbirimizle doyasıya vakit geçirmeye çalışıyorduk. İstanbul'da araban yoksa alışveriş merkezine abonesin demekti avrupa yakası için. Tabii hal böyle olunca kartlar saolsundu :) 

Demek ki kartsız yaşanabiliyormuş , en azından bir dönem denemek lazım. 

Sevgiyle kalın ...
Gülümsemeyi unutmayın :)

Mimi'nin geçmiş doğum günü

Yine ben :)

Bu konuyu yazmasam olmaz aslında yazmasam da olur ama yazayım yine de. 

Mersin'e taşındığımızdan itibaren butik pastacılık yapmaya çalıştık. Çok ta güzel yaptık bir ara detaylı anlatacağım. Haliyle her yıl Mira'nın doğum gününü babasıyla birlikte hazırladık. Ama terzi kendi söküğünü dikemez misali hep son dakikaya kaldı. Bir de abartılı istemiyorduk daha bir doğallık olsun istiyorduk. Son dakika hazırlamamıza rağmen her şey istediğimizden güzel oluyordu.

En son doğum gününü salaş ve doğal bir konsepte yaptık. Hiç bir şey hazır değildi. Kestik biçtik pişirdik yaptık ohh miss oldu. Hem doğum günü hem de kreşe veda oldu. 

Sen hep mutlu ol çocuk. Tek dileğimiz mutlu,sağlıklı olman :) Bu yıl pastacılığı bıraktık ama tabii kızımızınkini yine biz yapacağız. Bakalım ortaya ne çıkacak .

Çocuklarımızın çoçukluklarını yaşamaları dileğiyle,
Sevgiyle kalın...